İsmi: Alpagut
Markası: Turan Dövüş Sanatı
Savaşçı bir kültüre sahip olan Türk halklarının, dövüş sanatını içerdiğinden, ‘’TURAN DÖVÜŞ SANATI’’ ismini almıştır (Turan ; Türk halklarının anavatanıdır).
Amaç: Türkçülüğün gelişimine katkı sağlamak, eski gelenekleri ortaya çıkarmak ve asıl Savaş Sanatının gerçekten Türklere ait olduğunu kanıtlamaktan ibarettir.
Oluşumu: İlk kez Azerbaycan’da, Dünya Alpagut Federasyonu, Kurucusu Kutsan Vasif Namazov tarafından, Alpagut Turan Dövüş Sanatını dünyada yaymak amacıyla, 2014 yılın Şubat ayında, B14003831 sayılı kayıt belgesine esasen resmi olarak kayda geçmiştir. İlk başkanlığını iş adamı Farid Alizade almış, daha sonra yerine Milletvekili Nizami CEFEROV Federasyon Başkanı seçilmiş ve halen bu görevin başındadır.

İsmin verilmesi devlet düzeyinde gerçekleştirilmiştir. ALPAGUT sporunun eğitim ve antrenmanının hayata geçirilmesi için hazırlanan metodolojik bilgi programları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 14 .10.2014 tarih ve 37 sayılı Resmi Kararına, Azerbaycan Cumhuriyeti Standartlaştırma, Metroloji ve Patent Devlet Komitesi 16.10.2015 tarihli 04/c-8157-15 sayılı kararıyla onaylanarak sertifikalandırılmıştır.
06.08.2014 tarihli, 2914 1575 Nolu Standardizasyon, Metroloji ve Patentler Komitesi’ne göre, Vasif Namazov, ” Alpagut Turan Dövüş Sanatı ” kelimesinin ve logosunun sahibi ve yazarı olarak kabul edilmektedir.
İsmin kaynağı-Anlam ve İçerik:
Türkçenin bilinen en eski ve ilk sözlüğü, antolojisi, ansiklopedisi ve dil bilgisi kitabı olan Kaşgarlı Mahmud tarafından Bağdat’ta, 11. yüzyılda (1072 – 1074 yılları arasında ) yazılan, Divan-ı Lügati’t Türk’tür.
Günümüz Türkçesi ile Türk Lehçeleri Sözlüğü ve dil bilimciler tarafından zenginleşen ‘’Eski Türk Sözleri Kitabı’’ nda ’’ Alpagut’’ şöyle anlatılır;
1-Alplik gösteren kişi, 2-Kurt soylu, 3- Seçkin ve saygın kişi

Alp: Kahraman, cesur, yiğit, savaşçı, anlamlarında, Türk kökenli sözcüktür.
Kut: Kutsiyet, mübareklik (kutlamak, kutlu olsun) anlamları taşır.
“Alpagut” Türk halklarının antik kültürüne özgüdür. Kurt soylu, kutsal savaşçıdır. Tek başına düşmana saldıran, hiç bir yandan yakalanmayan yiğittir. Milli ve beşeri idealler uğruna savaşan, kahraman anlamlarına gelir. Dağların çok yüksek yamaçlarında yetişen bir bitkiye Alpyıldızı adı verilmesi tesadüf olmayıp, bu ismin yücelik içeren saygınlığı ile alakalıdır. Türk ve Altay efsanelerinde ve masallarında genel olarak cengâver olarak nitelendirilir.
“Alpagut” Ulusal bir azınlık veya herhangi bir Türk topluluğunun ismi değildir. Türk tarihindeki bir savaşçının özel ismi, statüsü, rütbesi de değildir. Eski Türklerde, unvan olarak kullanılmıştır, bu unvanı almak için; kahramanlık, cesaret ve güçlülük gerekiyordu.
Kadınlarda ise ‘’Alpkız’’ olarak geçer, savaşçı kadın anlamına gelir ve Dede Korkut öykülerinde “Alpagut ve Alpkız” ların adları geçmektedir.
Türkolog Prof.Dr. Firudin Agasioglu tarafından ‘’Kutsan-(Kurucu)’’ sanı verilerek, Vasif Namazov tarafından kurulan «Alpagut Turan Dövüş Sanatı » Türk dünyasında bir ilktir.
[14:01, 26.2.2019] +90 553 477 05 08: TARİHÇE
Tarihte ilk Türk devleti olan Hunlardan bu yana ” ALPAGUT” kelimesinin bir sıra olarak kullanıldığı tespit edilmiştir, bu sıralamada bir rütbe almak; kahramanlık, cesaret ve güç gerektiriyordu. Alpler, ordu komutanlarından şimdiki “Binbaşı” rütbesine denk gelen bir konumdu.
Uygurlar’ da ise “Savaşçı” (Muharip) manasında kullanılan bir kelime idi. Sonuç olarak; “Alpagut” kelimesi askerlikle ilgili bir kelime olup, “cesur”, “yiğit”, “savaşçı” manalarında kullanılmıştır.
Selçuklularda sözcük, resmi bir unvan olarak kullanılmaya başlamış ve özellikle hükümdarlar, büyük emirler bu unvanı taşımışlardır. Sonradan onların kurdukları çeşitli devletlerde (Atabeylikler, Harezmşah ve Artuklular da) “alp” unvanı, “inanç”,“bilge”,“kutlug”,“alp-kutlug”,“alp-inanç-kutlug” gibi eski Türk ünvanlarıyla birlikte hükümdarların resmi lakapları arasına girmiştir.
Orhun Yazıtları‘nda, Kutadgu Bilig‘de, Divanü Lugati’t-Türk‘te de geçen bu sözcük, İslam dini Türkler arasında yerleştikten sonra, Tasavvufun etkisiyle “Alp-eren” adıyla anılmıştır. Alperenler, Tanrının buyruğuna uyarak, onun uğrunda savaşan, Savaşçı Derviş’ lerdir. Savaşlarda hak-hukuk gözeterek, titizlikle uydukları insani kurallara sahiptiler. O dönemde “alp-gazi”, “gazi-alp” unvanları da kullanılmıştır.
Boylar içerisinde ayrıcalıklı konumları olan “Alpagut” ların, bazı özellikleri taşımaları gerekiyordu. Hacı Bektaş-ı Veli’nin çağdaşı olan Aşık Paşa’nın Garibname’sinde, bir Alp’te sağlam yürek, pazu kuvveti, gayret, iyi bir at, özel bir giysi, yay, iyi bir kılıç, süngü ve uygun bir arkadaş olmak üzere dokuz niteliğin bulunması gerektiğini söyler.
Osmanlı döneminde “Alpagut” lar, “dünyaya hâkim olmayı amaçlayan kişiliği” ifade eden , “Akıncılara dönüşmüş, zamanla göçebe hayattan, yerleşik hayata geçerek, kendi bölgelerine “Alpagut” adını vermişler.
Turan (Türk soylu, Türk dilli, bağımsız ve muhtar cumhuriyetler) olarak bilinen Türk dünyasında bu adla adlandırılan birçok yerleşim birimi vardır. Alpakut, Alpagu, Alpaut, Alpat, Alpata, Alp, Alpağut şekillerinde de kullanılmıştır.
“Alpagut Türkmenleri” nin asıl yerleşim alanı “Azerbaycan’ ın Şirvan” Bölgesidir. Ancak zaman içerisinde özellikle de (17.YY.) Osmanlı Devleti Azerbaycan’ı kaybedince “Alpagut Türkmenlerinden” bazı gruplar göç ederek, Anadolu’ ya hatta Balkanlara kadar yerleştiler.Yerleştikleri birçok yerlere kendi isimlerini verdiler.
Çorum, Bolu, Kastamonu, Bursa, Ankara, Kütahya, Çankırı, Çanakkale, Bilecik ve Kırklareli’ nde “Alpagut” adıyla anılan birçok yerleşim alanı vardır. Bugün köy ve kasaba isimleri dışında bazı ailelerin soyadı olarak da bu isme rastlanılması bir tesadüf değildir.
Bu durum çeşitli zamanlarda “Alpagut Türkmenlerinin” Anadolu’ya gelerek yerleştiklerini göstermektedir. Hatta Balkanlarda da “Alpagut” ismine rastlanılması Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında da “Alpagut Türkmenlerinin”Anadolu’da olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
Birçok tarihçi ’’ açılımını bu şekilde izah eder.
Comments are closed.